Türkiye’de 335 bin özel güvenlik görevlisi aktif olarak çalışıyor. Gerekli belgelere sahip olan ve çalışmaya hazır özel güvenlik görevlilerinin sayısı ise 1 milyon 100 bin. Özel güvenlik hizmetlerinin yasal çerçevesini çizen 5188 Sayılı Kanun 26 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe girdiği için, bu tarih Özel Güvenlik Görevlileri Günü olarak kutlanıyor.
Özel güvenlik görevlilerinin sayısı, 323 bin polis bulunan Emniyet teşkilatı ile yarışıyor. İç güvenliğin sağlanmasında polis ve jandarmaya yardımcı rol üstlenen özel güvenlik görevlileri, Türkiye’de şiddet olaylarına en fazla maruz kalan meslek grupları arasında yer alıyor. Örneğin hastanelerde sık sık yaşanan şiddet olaylarından özel güvenlik görevlileri de payını alıyor. Öyle ki, özel güvenlik görevlisi olarak çalışan oğlu bulunan bir kişi dahi hastane girişinde görev yapan oğlunun meslektaşını darp edebiliyor.
TÜRK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı Güvenlik İş Sendikası Başkanı Ömer Çağırıcı, bir grup gazetecinin sorularını yanıtlarken, meslektaşlarının yaşadığı şiddet olaylarının bu mesleğin görünür olmamasından kaynaklandığını belirtti. Çağırıcı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun göreve geldiğinden beri sorunların çözümünün ivme kazandığını, Soylu’nun desteğiyle, özel güvenlik görevlilerini toplum içinde görünür kılmak amacıyla tek tip üniforma uygulamasına geçileceğini söyledi. Çağırıcı, gelecek yıl haziran ayında tüm kamu kurumlarındaki özel güvenlik görevlilerinin tek tip üniforma giymeye başlayacağını kaydetti.
ŞEHİTLİK VE YIPRANMA HAKKI BEKLİYORLAR
Ömer Çağırıcı, pandemi döneminde sağlık çalışanlarının fedakârlığının tüm toplumca takdir edildiğine dikkat çekerek, bu süreçte özel güvenlik görevlilerinin de aynı şekilde çalıştığını ifade etti. Bazı arkadaşlarının iki ay boyunca evlerine gidemediklerini belirten Çağırıcı, bu süreçte dört arkadaşlarını koronavirüsten kaybettiklerini söyledi.
5188 Sayılı Kanun’a ilişkin yasa teklifinin 2004 yılında Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu tarafından TBMM’ye sunulduğuna dikkat çeken Ömer Çağırıcı, özel güvenlikçilerin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin yasa teklifinin de BBP Genel Başkanı Mustafa Destici tarafından verildiğini belirtti. Çağırıcı, teklifteki düzenlemelerin önümüzdeki günlerde TBMM’de gündeme gelecek bir torba kanun teklifi ile yasalaşmasını beklediklerini ifade etti.
Söz konusu teklifte yer alan düzenlemeler şunlar:
ŞEHİT VE GAZİ AYLIĞI: Özel güvenlik görevlilerinin büyük bir kısmı silahlı olarak görev yapıyor. Barajlar başta olmak üzere bazı yerlerde uzun namlulu silahlarla nöbet tutuyorlar. Teklifte, görevi başında yaralanarak engelli hale gelen veya ölen özel güvenlik görevlilerinin mirasçılarına tazminat ödenmesi, şehitlik ve gazilik hakkı verilmesi öngörülüyor.
YILDA 60 GÜN YIPRANMA HAKKI: Özel güvenlik görevlisi olarak çalışılan her 360 güne karşılık 60 gün fiili hizmet süresi zammı verilmesi amaçlanıyor. Böylece özel güvenlik görevlileri her 10 yılda 600 gün yıpranma hakkı elde edecekler, bu sürenin yarısı kadar erken emekli olabilecekler.
PARA MÜKÂFATI: Özel güvenlik görevlileri başta havaalanları olmak üzere, görev yaptıkları birçok noktada uyuşturucu madde yakalanmasını sağlıyorlar. Bu tür yakalamalarda emniyet görevlilerine, taltif olarak adlandırılan para mükâfatları veriliyor. Bu haktan özel güvenlik görevlilerinin de yararlandırılması öngörülüyor.
SAVUNMA VE GÜVENLİK İŞKOLU: Yasal olarak özel güvenlik görevlileri greve katılamazlar, işverenin lokavt ilan etmesi durumunda işten uzaklaştırılamazlar. Ancak, kamudaki taşeron işçilerin kadroya alınmasına ilişkin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) uyarınca, 31 Ekim 2020 tarihinden sonra özel güvenlik görevlileri, asıl işverenin faaliyette bulunduğu işkoluna tescil edilecek. Örneğin üniversitelerde görev yapıyorlarsa eğitim işkolundaki bir sendikaya üye olmak zorunda kalacaklar. Söz konusu yasa teklifi, özel güvenlik görevlilerinin, nerede çalışırlarsa çalışsınlar “savunma ve güvenlik” işkolunda örgütlenmelerini düzenliyor.
“CUMHURBAŞKANI KIDEM TAZMİNATINDA YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR”
Ömer Çağırıcı, kıdem tazminatının tamamlayıcı emeklilik sistemine (TES) dönüştürülmesine ilişkin düzenlemeyle ilgili soruyu yanıtlarken, bu düzenlemenin tüm çalışanlarda endişeye yol açtığını söyledi. Çağırıcı, işçilerin kıdem tazminatı fona dönüştürülürse ileride memurların emekli ikramiyelerine de sıra geleceğini savundu.
Kıdem tazminatı konusunda Cumhurbaşkanı’nın yanlış bilgilerdirildiğini düşündüklerini kaydeden Çağırıcı, şöyle konuştu:
“Kıdem tazminatı bizim geleceğimizdir, hayalimizdir. İşçi kıdem tazminatıyla ev alır, araba alır, oğlunu evlendirir. Bunu kaldırıp, sadece yüzde 10, 20’sini verirseniz, bölerek öderseniz o parayla ancak buzdolabı, çamaşır makinesi alabilir. TÜRK-İŞ’in son üç genel kurulunda bu konudaki bir geri gidişin genel grev sebebi sayılacağı kararı alındı. Bu karara uymak zorundayız. İşçi sendikaları istemiyor, TOBB, TİSK de ‘olmaz’ diyor. ‘2022 yılında yürürlüğe girecek’ deniliyor. 2023 yılında da seçim var. Bunun siyasi bir sonucu olmayacak mı? Bu kendi ayağına kurşun sıkmak değil, füze atmaktır. Türkiye’de 15 milyon dolayında işçi bulunuyor. Bunların sayısını 3 ile çarparsanız 45-50 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Bu işçilerin son kalesidir. O da gitti mi işimiz bitti. Tabanda ciddi manada huzursuzluk var.” (Kaynak HABERTÜRK)