2019 Yılında başlayan LOOMİS Güvenlik Hizmetleri A.Ş ile Güvenlik-İş sendikası arasında uzun süredir devam eden Toplu İş Sözleşmesi yetki süreci sonuçlandı.
Yetki tespit kararında isabetsizlik olduğu gerekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine itirazda bulunan Loomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş karar çıktı.
Loomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş Yetki tespit kararında isabetsizlik olduğu gerekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine başvuruda bulundu. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi ''işletme düzeyinde olumlu yetki tespitine dair yasal çoğunluğun sağlandığı ve davalı bakanlıkça davalı sendikaya işletme düzeyinde verilen olumlu yetki tespiti kararında isabetsizlik bulunmadığı sabit olduğundan davacının bu yöndeki istinafının haklı olmadığı anlaşılmıştır” şeklinde karara bağladı.
LOOMİS Güvenlik Hizmetleri A.Ş tarafından çıkan bu karar ile ilgili sessizliğe bürünürken Güvenlik-İş Sendikası resmi web sitesinden yazılı bir açıklamada yaptı.
Sendika, 'Sendikal örgütlenmede işçiler adına yargıda bir zafer daha' başlığı ile paylaştığı yazıda, ''işçilerin sendikal faaliyetlerde bulunması ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkı Anayasal güvence altındadır. Sendikamız, dün olduğu gibi bugün de çalışma hayatının vazgeçilmez unsuru olan işçilerimizin yanında durarak sendikal özgürlükler ve sendikal faaliyetlerin öncüsü ve takipçisi olmaya devam edecektir'' ifadelerine yer verdi. (Kaynak ozelguvenliktv.com)
Sendikanın web sitesinden yapılan açıklama tamamı şu şekilde;
SENDİKAL ÖRGÜTLENMEDE İŞÇİLER ADINA YARGIDA BİR ZAFER DAHA
Sendikamız tarafından 4 Şubat 2019 tarihinde Loomis Türkiye’de sendikal örgütlenme süreci başlatılmıştır. 19 Şubat 2019 da ise 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu uyarınca İşletme Toplu İş Sözleşmesi için aranan %40 çoğunluk sağlanarak yetki başvurusunda bulunulmuş ve akabinde 26 Şubat 2019 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sendikamıza, Loomis Türkiye İşçileri adına Toplu İş Sözleşmesine taraf olma yetkisi verilmiştir. Loomis Türkiye Yönetimi Mart 2019 da Sendika Yetki tespitine itiraz ederek süreci uzatmaya çalışmıştır.
İstanbul 29. İş Mahkemesinde görülen davada sendikamız haklı bulunmuş ve Loomis Türkiye’nin yetkisizlik talebi reddedilmişti. Loomis Türkiye bu karara da itiraz etmiş ve konu İstinaf merciine taşınmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesinde Sendikamız bir kez daha haklı bulundu. İlgili hükümde özellikle “yetki tespiti tarihi itibariyle davalı sendika üye sayısının 431 olup, işletme düzeyinde olumlu yetki tespitine dair yasal çoğunluğun sağlandığı ve davalı bakanlıkça davalı sendikaya işletme düzeyinde verilen olumlu yetki tespiti kararında isabetsizlik bulunmadığı sabit olduğundan davacının bu yöndeki istinafının haklı olmadığı anlaşılmıştır.” denilmek suretiyle işçiler adına yürüttüğümüz sendikal mücadelemizin hukuk nezdinde ne denli haklı olduğu hususu üst mahkeme tarafından bir kez daha vurgulanmıştır. Loomis Türkiye’de başlattığımız sendikalaşma ve yetki sürecinde engin hukuki bilgi ve tecrübelerini sendikamızla paylaşan ve dava sürecini başarıyla yürüten Hukuk Müşavirliğimize ve Baş Hukuk Müşavirimiz Av. Levent Atabay’a teşekkürü borç biliriz.
Unutulmamalıdır ki, işçilerin sendikal faaliyetlerde bulunması ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkı Anayasal güvence altındadır.
Anayasamızın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasamızın 51. maddesinde; “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz”
Anayasamızın 53. maddesinde; “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
Anayasa Mahkemesi bir kararında; “Anayasa’nın 51. maddesinde güvenceye bağlanan sendika hakkı, demokratik toplumun temeli olan örgütlenme özgürlüğünün bir parçasıdır. Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kolektif oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğüdür. Bu özgürlük, bireylere topluluk hâlinde siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkânı sağlar. Sendika hakkı da çalışanların, bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestîsini gerektirmekte ve bu niteliğiyle örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olarak görülmektedir. Sendika hakkı, çalışanların ve çalıştıranların sadece istedikleri sendikaları kurmaları ve bunlara üye olmaları yolunda bir hakla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda oluşturdukları tüzel kişiliklerin varlığının ve bu tüzel kişiliklerin kendine özgü faaliyetlerinin garanti altına alınmasını da içermektedir.” ifadelerine yer vermiştir. (Anayasa Mahkemesinin 22.10.2014 tarih ve 2013/1 Esas 2014/161 Karar sayılı kararı)
Sonuç olarak sendikamız, dün olduğu gibi bugün de çalışma hayatının vazgeçilmez unsuru olan işçilerimizin yanında durarak sendikal özgürlükler ve sendikal faaliyetlerin öncüsü ve takipçisi olmaya devam etmiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.