TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: İşçileri meclise sokalım. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, sorunlarının çözümü için işçilerin Meclis’e girmesi gerektiğini belirtti. Meclis’te birçok parti var. Grup toplantılarını izliyoruz. Partilerin hiçbirinden çalışanlara ‘sendikalı olun’ çağrısı gelmiyor. Çünkü Meclis’teki milletvekillerinin büyük çoğunluğu işveren. İşçi kökenli milletvekili yok. Bu durumu aşmamız lazım. Meclis’e işçi kökenli milletvekili sokmamız lazım.”
TEKSİF 21. Olağan Genel Kurulu dün başladı. Genel Kurul Divan Başkanlığı’na KOOP-İŞ Genel Başkanı Eyüp Alemdar seçildi. Genel Kurul’un açılışında konuşan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, çalışanların örgütlenmeden başka çıkışı olmadığını vurguladı. Konuşması sık sık delegelerin alkışlarıyla kesilen Atalay, sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması için Meclis’ten yasa çıkması gerektiğini bildirdi. Meclis’te sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması için yasal düzenleme yapılmamasını eleştiren Atalay, “Sendikaların örgütlenme büroları var. Ama Türkiye’de yoğun faaliyet gösteren ‘örgütlenmeme’ büroları da bulunuyor. Çalışanların sendikalı olmaması için çalışıyorlar. Örgütlenmeyi engellemek için formüller geliştiriyorlar. Buna karşı işçileri koruyacak, örgütlenmenin önünü açacak düzenleme gerekli. Meclis’te birçok parti var. Grup toplantılarını izliyoruz. Partilerin hiçbirinden çalışanlara ‘sendikalı olun’ çağrısı gelmiyor. Çünkü Meclis’teki milletvekillerinin büyük çoğunluğu işveren. İşçi kökenli milletvekili yok. Bu durumu aşmamız lazım. Meclis’e işçi kökenli milletvekili sokmamız lazım.” dedi.
İŞÇİ ADAYLARA OY VERİN
Atalay işçilere, “Bizler işçinin, aynı zamanda küçük esnafın, dar gelirlilerin temsilcileriyiz. Seçmenin büyük bir kesimini temsil ediyoruz. Yakında seçim var. Siyasi parti temsilcilerine işçi hakları konusunda ne düşündüklerini sorun. Örgütlenme, sendikalaşma hakkındaki düşüncelerini öğrenin. Oyunuzu ona göre kullanın. İşçi adaylar hangi partideyse oraya oy verin. İşçileri Meclis’e sokarsak sorunlarımızın takipçisi olurlar. Bu konuda kararlı olalım.” çağrısı yaptı. Atalay işçilerden çocuklarını okutmaları ve devletin, özel sektörün önemli kademelerinde görev almalarını sağlamalarını da isteyerek, işçi çocuklarının nerede olursa olsun işçinin yanında yer alacağını vurguladı.
TÜRK-İŞ TÜRKİYE’DEN YANA
Türk-İş’in öncelikle Türkiye’den ve işçiden yana olduğunu hatırlatan Atalay, haklarını ararken hem mücadele, hem müzakere yöntemini izlediklerini belirtti. Kıdem tazminatı konusundaki duruşlarına dikkat çeken Atalay, dik durdukları için kazandıklarını bildirdi.
EYT’LİLER
Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) durumuna da değinen Atalay, EYT konusunun ciddi bir problem olduğunu, esas sıkıntının özel sektörde yaşandığını ifade etti. EYT ile ilgili yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasını isteyen Atalay, çözüm yerinin Meclis olduğunu söyledi.
IRGAT: İŞÇİNİN ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ
TEKSİF Sendikası Genel Başkanı Nazmi Irgat da Genel Kurul’un açılışında yaptığı konuşmada gündemdeki konuları değerlendirdi. Irgat konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
“Sendikamızın bu Genel Kurul’unda, yalnızca, olayları, olguları ve gerçekleri konuşacağız. İçinde bulunduğumuz ve uzun zamandır devam eden ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, alım gücümüzün en fazla azaldığı, bir dönemden geçiyoruz.
GERÇEK ENFLASYON DAHA YÜKSEK
“TÜİK’in açıkladığı enflasyonun, yıllık yüzde 80’lere vardığı, gerçek enflasyonun, daha doğrusu, dar gelirli halkımızın kullandığı, başta gıda ve diğer harcamalarında, bu oranların, daha da fazlalaştığı, bir dönemi yaşıyoruz.
İŞSİZLİK
“3,5 milyon vatandaşımız işsiz. Ülkemizin cari açığı, giderek daha da artıyor. Dört kişilik bir ailenin, açlık ve yoksulluk sınırı, asgari ücretin, üzerine çıkmış durumda. Yani, biraz daha yoksullaşmışız.
NEO-LİBERAL POLİTİKALAR TIKANDI
“1980’li yıllardan bu yana uygulamaya konulan, neo-liberal ekonomi modeli. Türkçesi, serbest piyasa ekonomisi. Devletin üretimden ve yatırımdan çekildiği, sosyal devletin niteliklerinin değiştiği, bu nedenle de, özelleştirme adıyla, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin, başta Sümerbank fabrikalarının kapatıldığı, diğerlerinin de özelleştirme adıyla el değiştirdiği ve küçültüldüğü, istihdamın, özel sektör aracılığıyla sağlandığı bir sistem. Ne yazık ki, zaman içinde siyasi iktidarlar değişse de bu uygulamalar değişmedi. Bu sistem çalışanlara ve halkımıza refah sağlamadı. Bu ekonomik sistem, ucuz emek üzerine, kurgulanmış bir yapıdan ibaret.
“Bu ekonomik sistem varlığını sürdürebilmek için, önüne çıkacak, toplumsal muhalefeti bölmek için muhafazakarlık ve etnik kimliklere dayalı, siyaseti destekledi. Sendikasızlaştırmayı savundu. Üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemizdeki siyasal anlayış bu ekonomik modele boyun eğmiş, yeni alternatifler, uygulamalar, üretmek yerine duruma seyirci kalmıştır.
“Geldiğimiz noktada, ekonomide yeni düzenlemelerin yapılması araştırılması gerektiği, kanaatindeyim. Ülkemizin değerli kaynakları, eğitimli, genç nüfusu var. Bu kaynaklarımızın, yerinde kullanılabilmesi için, istihdam yaratıcı, atılımlar yapılmalıdır. Ucuz emekle, kalkınma olmaz!
SEÇİMLER
“Genel seçimlere, dokuz ay var. TÜİK’in son açıkladığı istatistikte, kayıtlı, kayıtsız, otuz milyon 900 bin, çalışan gözükmekte. Yani hepsi de oy kullanacak yaşta insanlar. Ülkemizde yaklaşık 55 milyon, seçmenin oy kullandığını, göz önünde bulundurduğumuzda işçileri, çalışanları, aileleriyle birlikte, değerlendirdiğimizde ağırlıklı seçmen kitlesini, oluşturdukları gerçeğini görmelerini istiyorum.
ADI KONULMAMIŞ KRİZ YAŞIYORUZ
“1994, 2001, 2008, 2018 ve son olarak, içinde bulunduğumuz, adı konulamamış ekonomik kriz. Her ekonomik krizden en fazla etkilenen başta ücretliler, yani emekçiler, dar gelirli halkımız oluyor, krizin faturaları bu kesime çıkartılıyor.
“Hastalığın teşhisi konulamadı, tedavi sağlanamıyor. Yapılması gereken Cumhuriyet döneminde olduğu gibi devletin içinde yer aldığı kalkınmacı modele dönülmesidir.
“Bu arada ekonomide daralma işaretleri görüyoruz. Siparişlerde azalma var. Bu bizi kaygılandırıyor.”