Rakamların başında duran bu iki kişiden; bir müddet önlerinde duran sayıya bakmalarını ve sonra da yorumlamaları isterseniz, birisi 6 diğeri 9 diyecektir. İkisi doğrudur ancak ikisi de birbirlerini yanılgı ile suçlayacaklardır ve bu suçlama, aynı yerde durdukları müddetçe sonsuza kadar devam edecektir. Oysaki bakış açılarını değiştirmeyi denemiş olsalar, düşünceleri de değişecektir.
Bir an, bu iki kişinin birbirlerini suçlamaya devam ettiğini ve bakış açılarını değiştirmeyi, haklı olduklarını savunarak ret ettiklerini düşünün. Evet, buradan mutluluk değil mutsuzluk doğar. Ancak merak etmeyin! Bu iki kişi yalnız değildir. Dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 8 milyar insan da bu şekilde farklı ve kendi düşüncesinin doğru olduğunu savunma potansiyelindedir. Düşünün! Aynı anne ve babanın evladı olmanız, sizi kardeşiniz ile aynı düşüncede tam anlamıyla fikir birliğine vardırıyor mu? Aynı ülke, aynı ırk, aynı renk hatta birbirini deli gibi seven iki aşık… Elbette ki hayır. Eğer öyle olsaydı bugün kavgalar, ayrılıklar, savaşlar olmazdı.
Ne yazık ki, eğer biz bakış açımızı değiştirmeyi beceremezsek, insan insana ilaç olmayacak, insan insanda ziyan olmaya devam edecektir. Bu bağlamda, eğer çocuklarımızın gelecekte iyi bir hayat yaşamasını istiyorsak, onlar için çok önemli olduğunu düşündüğümüz X bir ders kadar, hayata başkasının penceresinden bakmanın da önemli olduğunu, aksi takdirde onları koskoca bir mutsuzluğun kollarını açmış bekliyor olacağını düşünmeliyiz.
Hayatımıza Dair…
Her insanın; karakteri, eğitimi, becerisi, tecrübesi vb. onun olayları yorumlamasını direkt olarak etkiler. İnsan, hayatta tam anlamıyla gerçek doğru ve yanlışın çok az olduğunu, dolayısıyla bir yanılgı içerisinde olabileceğini, diğer insanında kendisi gibi farklılıkları olduğunu düşünemez.
“Ben, kadınlar arasında en çok Pınar’ı seviyorum” dediğiniz zaman; birisi, neden “Pınar”, birisi, neden “çok” ve bir diğeri “en” kelimesi bence abartı diyerek uzun tartışma açabilir. Peki, bu durumda kim haklı? Özünde hepsi haklı olabilir. Bu sonuçtan ne beklediğinize bağlıdır. Hayatı kolaylaştırmak ve mutlu olmak istiyorsanız, bakış açınızı değiştirmeyi denemelisiniz. Hayatım zordu zaten, bundan sonra da fark etmez diyorsanız, sonsuz mutluluğa hoş geldiniz.
Diğer taraftan, bakış açısının bizi ne kadar etkilediği, bakış açısı sahibinin bizim nazarımızda ne kadar önemli veya önemsiz olduğu, bu bağlamda daha dikkatli olmamızı veyahut olmamamızı etkilemektedir. Bazen zamanında değiştirilmiş bir bakış açısı mutluluğun kapısını aralayan “kilit” olabilirken, değiştirilmeyen bakış açısı ise intiharların, ölümlerin, düşmanlıkların “tetikçisi” olabilmektedir.
Aynı Pencereden Bakmayı Nasıl Bırakabiliriz?
Düşün! Bakış açısını değiştirmek, bir an bilinçli bir şekilde, karşısındakinin de haklı olabileceğini düşünmek ile başlar. Bu olmaz ise “psikolojik destek” almalısın dediğiniz bir insanın, “ben deli değilim” diyerek konuyu kapatmasından farklı olmaz.
Duy! Olumsuzluk üzerine bir dünya kurmaktan vazgeç. Geniş pencereden neden-sonuç ilişkisi kur. Hakaret, kötü bir söz, düşmanca davranış yaralarını iyileştirmez.
Elleri gül kokan bir insanı, “gül koparmışsın” diye suçlarken, gül dikmiş olabileceğini de göz ardı etmemelisin.
Beklentiniz! Eğer içerisinde bulunduğun durum sürekli seni mutsuz ediyor ve sürekli birilerinin hatalı olduğunu düşünüyorsanız, bir defa da bakış açınızı samimiyetle değiştirin. Güzel bakarsanız, güzel görürsünüz. Ama, fakat, lakin bizi bir yere götürmez. Unutmayın ki, elma da kurdunu içinde taşır.
Sosyal Medya! Çoğumuz farkında olmayabiliriz! Sosyal medyada dolaşırken, sürekli birbirine benzeyen içeriklerin karşınıza çıktığını görürüz. Çünkü yapay zeka, sizin uygulamada geçirdiğiniz kısa bir süre içinde, sizin ilgi alanınız hakkında bir bakış açısına sahip olmuş diğer bir değişle sizin pencerenizden hayata bakmıştır. Ancak bu mutlak bir doğru değildir. Senin sahip olduğun doğruluk, yapay zekanın kaçırdığı küçük hatanın içinde gizlidir.
Olumsuz paylaşıma hemen hakaret etmeden önce sadece bir an bakış açısını değiştir. Tek bir beyinden çıkan bilginin, senin özelin hakkında gerçek bir hüküm veremeyeceğini de düşün. Bir Astrolog tarafından yapılan “Başak Kadını” veyahut “Akrep Erkeği” ne dair bir öngörünün bir genelleme olduğunu unutmamalıyız.
Unutmamalıyız ki,
Her zaman en haklı siz değilsiniz. En iyi fikir sizinki olmayabilir. En önemlisi bunu kabul etmek sizi alçaltmaz, daima yüceltir.
